13 Ocak 2012 Cuma

FİLOZOFLAR


Felsefi düşünce insanın evreni içinde kendi varlığını merak etmesiyle ve bu konuda sorular sormasıyla başlar. Felsefe için merak etmek ve soru sormak yeterli değildir. Sorulara sistemli bir açıklama getirmek de önemlidir. Aynı zamanda getirilecek olan açıklamanın sistemli veya sistemsiz olması gerektiği de felsefenin bir sorusudur. Felsefi düşünüş sıradan düşünüşten tamamen farklıdır. Onun ayırt edici özelliğikavramsal ve/veya soyut olma çabasıdır. Felsefi düşüncenin yöntemleri insana hemen her konuda akıl yürütebilmesi için gerekli temelleri sağlar. Felsefe eleştirel bir düşünüş biçimidir. Felsefi düşünce önceden kazanılmış bilgiler üzerine bir düşüncedir. Temel yöntemdir. Bunun üzerine sorgulama açıklama inşa edilir.
Felsefe diğer disiplenlerden sorgulama yöntemiyle ayrılır. Filozoflar, ilginç, harika veya şaşırtıcı buldukları bir konudaki şüpheleriyle ilgili anlaşılır örnekler verebilmek için, genellikle sorularını problemler veya bilmeceler olarak çerçevelendirirler. Bu sorular genellikle bir inanca ait varsayımlarla veya insanların karar vermek için kullandıkları yöntemlerle ilgilidir.
Filozoflar problemleri mantıksal bir şekilde ortaya koyarlar. Tarihsel olarak geleneksel mantığın kıyaslarınıFrege ve Russell'dan itibaren desembolik mantık kullanır ve daha sonra kritik okuma ve fikir yürütmelerle bir sonuca doğru ilerlerler. Sokrat gibi, tartışmayla, veya diğerlerinin ileri sürdükleri fikirlere cevap vererek, veya dikkatli kişisel düşünmeyle cevap ararlar. Filozoflar bu yöntemlerin birbirine göre üstünlükleirini tartışa gelmişler, örneğin felsefi "çözümlerin" nesnel, kesin yani gerçeklik hakkında bilgi veren mi; yoksa konuştuğumuz dilin mantığına açıklık kazandıran veya hatta kişisel terapi mi olduğunu sorgulamışlardır.
Dil filozofun en önemli aracıdır. Analitik felsefede felsefi yöntemle ilgili tartışmalar felsefe ve dille ilgiliydi. Kıta Avrupa'sı felsefesinde de benzer kaygılar vardır. Meta-felsefe, yani felsefenin felsefesi, felsefi problemlerin, felsefi çözümlerin ve problemden çözüme gidişteki yöntemlerin doğasını araştırır. Bu tartışmalar aynı zamanda dil ve yorum üzerine yapılan tartışmalarla da ilgilidir.Yani felsefe düşünce ve mantık bilimi olup her şey hakkında birçok şey bilme sanatıdır.

FİLOZOF KİMLERE DENİR?


Filozoflar genellikle varoluş veya varlıkahlak veya iyilik, bilgigerçek ve güzellikkonularıyla ilgilenmişlerdir. Felsefe tarihine göre birçok filozof dini inançlara veya bilime de eğilmiştir. Filozoflar genellikle bilimin dışında kalan bu kavramlarla ilgili kritik sorular sorarlar. Felsefe nedir sorusunun cevabının aranması da bir felsefi uğraştır. Filozoflar genellikle şu soruların cevaplarını ararlar:
  • Gerçek nedir? Bir ifadeyi nasıl veya niye doğru veya yanlış olarak tanımlarız? Nasıl karar veririz?
  • Bilgi mümkün müdür? Bildiğimizi nasıl biliriz? Doğru bilginin kökeni ve sınırları?
  • Ahlaken doğru veya yanlış hareketler (veya değerler, veya kurumlar) arasında bir fark var mıdır? Hangi hareketler doğrudur, hangileri yanlıştır? Değerler mutlak mı, izafi midir? Yani nasıl yaşamak gerekir? Ahlakın kaynağı nedir?
  • Gerçeklik nedir ve neler gerçek olarak nitelendirilebilir? Gerçek olan şeylerin doğası nedir? * Bazı şeyler algımızdan bağımsız olarak var olabilir mi? Zaman ve mekânın doğası nedir? Düşünme ve düşüncenin doğası nedir? Birey olmak ne demektir?
  • Güzel nedir? Güzel şeylerin farkı nedir? Sanat nedir? ("L.N. Tolstoy - Sanat Nedir?" adlı kitap)
  • Estetik izafi midir? Belirli sınırları var mıdır?
  • Din kavramının kökeni nedir? Tanrı insanların korkularından kaynaklanan bir varsayım mıdır? Tanrı var mıdır?
  • Varlık, zaman ve mekân arasında ne tür bir bağ vardır? Esasen bu kavramlar arasında herhangi bir bağ var mıdır?

FELSEFE NEDİR?


Felsefe veya düşünbilim, sözcük kökeni olarak Yunanca seviyorum, peşinden koşuyorum, arıyorum anlamına gelen "phileo" ve bilgi, bilgelik anlamına gelen "sophia" sözcüklerinden türeyen terimin işaret ettiği entelektüel faaliyet ve disiplin. "phileo"=sevgi "sophia"=bilgi veya bilmek kelimelerinden türemiştir. Philosophia=bilgelik arayışı, bilgiyi sevmek, araştırmak ve peşinde koşmak anlamlarına gelmektedir. "Filozof" da bilgeliğe ulaşmaya çalışan kişidir.
Buna göre, felsefe Yunanlar için, ‘bilgelik sevgisi’ ya da ‘hikmet arayışı’ anlamına gelmiştir. Başlangıçtaki bu özgün anlama göre, her türden bilimsel araştırmacıya "filozof" adı verilmiştir.
Felsefe; varlık, bilgi, gerçek, adalet, güzellik, doğruluk, akıl ve dil gibi konularla ilgili genel ve temel sorunlarla ilgili yapılan çalışmalardır. Felsefe "düşünce bilimi" olarak da bilinir.
Filozof sözcüğü philos (sevgi) ve sophia (bilgelik) sözcüklerinin birleşmesinden meydana gelmiştir. Yani bilgeliği seven kişi anlamındadır. Filozoflar, genel anlamda varoluşu, süreçleri ve işleyişi (doğa, sosyal yaşam, matematik vs.) açıklamak için düşünen, bu düşünme eyleminden mantıksal yeni (farklı) sonuçlara varan ve bu sonuçları ifade etmek için yeni tanımlar ve yeni bilgi üreten kişidir. Filozoflar hayata yeni sözler, cümleler ve bilgiler koyarak insan yaşamında önemli bir yer edinmişlerdir. Öğüt verici bilgileri ile insanların hayatlarında daha kolay bir yaşam için uğraş vermişlerdir.

26 Aralık 2011 Pazartesi

İNSAN OLMAK

İnsan olmak sadece insan görünümüne sahip olmakla olmaz.Nice kişiler bilirim ben insan olmayan.İnsan olmak, kendini geliştirmek, düşünmek anlamına gelir.İnsan olmak için her gün, her saat, her saniye düşünmek ve kendini geliştirmek, belirli bir kişiliğe sahip olmak, prensiplerinin olması gerekir.Her gün ayrı bir pembe dizi, Türk dizisi izleyerek, dedikodu yaparak, topluma faydasından çok zararı olan bir -sözde- birey olmak ile insan olunmaz.

Örnek veriyorum, kendinize ait bir odanız var.Bu odayı her gün topluyorsunuz.Niçin başka bir şekilde toplamayı düşünmüyorsunuz?Veya 8 saat uyuyorsanız niçin 6 saat uyumuyorsunuz.Atalarımız Osmanlılar, asla güneş doğduktan sonra uyumazlardı.600 yıl dünyanın en güçlüsü oldular.Niçin derslerinize çalışmıyorsunuz?Ders çalışacağınız o saatleri doldurduğunuz gereksiz şeyleri sorumluluklarınızdan sonra yapsanız hiçbir şey kaybetmez, kazanırsınız.Veya gençlerimiz neden interneti sadece sosyal paylaşım sitelerine girmek için kullanıyorlar, tüm bilgiler parmaklarının altındayken, kendilerini geliştirebilecek iken...

Daha önceki yazılarımda İlluminati adlı bir örgütün olduğundan, arkasında ise İsrail'in olduğundan bahsetmiştim.İşte, şu anda ki gençlerimiz tam onların istediği gibi, düşünemeyen bir nesil...

İsrail'de Coca Cola tüketiminin çok az olduğunu - onların kurduğu bir firmadır-, TV kullanımının alt seviyelerde olduğunu, eğitime öğretime çok önem verdiğini, bayanların da askerlik yaptığını ve askerliğin çok sert olduğunu - bir de bedelli askerlik diyorlar ülkemizde, rezillik - biliyor muydunuz?
Tabii ki dünyayı yönetirler, ne olacaktı başka?

Sevgilerimle

DÜŞÜNMEK

İnsanlar düşünmüyor, düşünemiyor veya düşünmek istemiyor...İnsanlar artık iletişime geçemiyor, geçmiyor.Şu zamanda böyleyse halimiz, 20 30 yıl sonra ne olacaktır acaba?Gelişen teknoloji ile video oyunları ve bilgisayar, televizyon gibi aletler, zihnimizi uyuşturuyor, boş şeylerle meşgul ediyor, düşünmemizi engelliyor.Eğer insanoğlu ileride rahat ve huzurlu bir hayat istiyorsa şimdiden çalışmaya ve düşünmeye başlıdır.Halimiz öyle ki insanlar artık düşünmeye vakit bulamıyor, düşünmediğini veya düşünemediğini bile anlayamıyor.
Artık uyanmalı,kendimize gelmeli ve düşünmeye başlamalıyız...  

20 Aralık 2011 Salı

OLUMLU DÜŞÜNCE


Bir ustanın söylediği gibi; "Bu gün hayatınızın geri kalan kısmının ilk günüdür." Önünüzdeki hayatın ilk gününde ne yapmayı, bundan sonra devam eden hayatınızı nasıl geçirmeyi düşünüyorsunuz? 

Bu düşünceyi milat sayıp kendi yaşamınıza dönük yeni kararlar verebilirsiniz. "İnsanların verebileceği en önemli karar kendi yaşamlarıyla ilgili kararlardır. Benim yaşamım sıradan, sürüden bir hayat mı olacak, yoksa kendine özgü hedefleri olan olağanüstü bir hayat mı olacak?" der Doğan Cüceloğlu.

Nasıl bir gelecek istediğiniz size bağlı. Bu bir seçim. Biokompütürünüze istediğiniz programı yükleyebilirsiniz. Hayata anlam katmak, onu verimli kılmak sizin elinizde. Manevi değerleri yaşamak, yaşatmak, evrensel değerlerle barışık olmak sizin elinizde. Bunun tersini düşünmek de sizin elinizde; acıyı, hüznü, olumsuzlukları, arabesk bir hayatı seçmek gibi...
 
Gelecek günlerinizin geçmiş günlerinize benzemesini ister misiniz? Umuda yolculuğunuzu yarıda kesmek ister misiniz? "ŞİMDİ BURADA"yı, yani ŞİMDİ'yi, içinde bulunduğunuz "AN"ı nasıl yaşıyorsanız kendinizi geleceğe o modda, o duygu içinde taşıyorsunuz demektir. Dönüp geriye bakıyorsanız "ŞİMDİ"yi atlıyor, "ŞİMDİ"yi yaşamıyorsunuz demektir. Eğer "şimdide" olup bitenlere kulak verirseniz dün-bügün-yarın bağlamında varsınız demektir. Dün zaten yaşandı. Bu gün sizi yarına bağlıyor. Anlamlı ve doyumlu yaşayıp onu yarınlara taşımak ister misiniz? 

Yaşamınızı hep acil, ama önemsiz işlere mi, yoksa kendinizi geliştirecek önemli işlere mi tahsis edersiniz? 

Ümitsizliğe düşmeden "BU GÜN YARINDIR" düşüncesiyle hayatınızın geri kalan kısmının ilk gününde geleceğe köprü kurmak da sizin elinizde. 

Sizi değiştirecek tek kişi sizsiniz. 
Keyifle okuyup istifade ettiğim, günü birlik ilişkilerde anlattığım Shad Helmstetter'in bir öyküsünü sizinle paylaşmak istiyorum. 

"Zihinsel apartman daireniz" 
Bir an için zihinsel bir apartman dairesini, düşüncelerinizde yaşadığınız bir yeri hayal edin. Bu zihinsel daire kendiniz ve çevrenizle ilgili düşündüğünüz her şey ile döşenmiş olsun. Bu zihinsel apartman dairesindeki eşyaların çoğu kullanılmış eşyalardır. Bu eşyalar bize ana-babalarımız, arkadaşlarımız, öğretmenlerimiz ve bilinçaltımızı programlamaya yardımcı olmuş herkesten geçmiş eski olumsuz düşünme tarzlarıdır. Sakladığımız ve zihinsel apartman dairemizde kullandığımız eşyaları bu insanlardan almışızdır. 

Eşyaların (olumsuz düşüncelerimizin) çoğunun elden düşme ve eski olduklarını hayal edin. Eski yıpranmış kanape sarkıyor, sandalyeler kırılmış, sert bir biçimde oturulduğu takdirde kırılmaya hazır. Duvarlarda sararmış sormuş resimler. Mutfak masası eğri duruyor. Tabakların uçları kırılmış ve çatlak, hiçbir fincanın kulpu yok, uzun bir süre önce kopmuş. Yatak yaylarının spiralleri aradan görülüyor, paslı ve eğrilmiş. Yerdeki kilimde yama ve delikler var. 

Şimdi diyelim ki evinize gelip bütün bu eski eşyalardan kurtulmanıza yrdımcı olmayı kabul ediyorum. Size eski olumsuz düşüncelerinizden kurtulmanıza yardımcı olacağımı söylüyorum. Bütün o ikinci el eşyalarınızı dışarı taşıyıp garaja depoluyoruz. Her parçayı, her tabağı, kilimi, masayı, yatağı, kanapeyi ve sandalyeyi kaldırıyoruz. İçimizdeki eski ve olumsuz inancı dışarı çıkarıyor güzden uzak bir yerde saklıyoruz. Böylece ben sizden ayrılıyorum. Ben ayrıldıktan sonra siz zihinsel apartman dairenizin ortasında duruyorsunuz. Bomboş ve tertemiz. Görünürde ne bir olumsuz düşünce, ne bir kanepe, ne bir resim, ne de bir sandalye var. Etrafınıza bakıp düşünüyorsunuz. "Bu mükemmel bütün eski olumsuz düşüncelerimden kurtuldum. Simdi olumlu düşünen biri olabilirim". Zihinsel apartman dairenizde yürüyor. Sonra biraz daha ayakta duruyorsunuz. O akşam biraz daha geç bir vakitte kendiniz ve boş bir apartman dairesi dışında hiç bir şey olmayan bir yerde bir iki saat vakit geçirdikten sonra ne yapabileceğinizi tahmin ediyorsunuz? 

Dışarıya eski eşyaları depoladığınız garaja gidip bir tane sandalye alacak, bir masa, ve belki bir iki tabak getireceksiniz.
Bizler en çok, en fazla birlikte yaşadığımız düşüncelerle rahat ederiz. Bu düşüncelerin bizim için en iyi düşünceler olup olmaması önem taşımaz. Bizim bildiğimiz onlardır. Kendimizi yanında en güvenli hissettiğimiz şeylerdir onlar. Kısa sürede eski sadık TV'nizi bile getirmiş olabilirsiniz. Birer birer eski zamanın yıprattığı olumsuz düşüncelerinizi zihinsel apartman dairenize getirmeye başlayacaksınız. Neden? Size eski eşyaları taşımanıza yardımcı olduğum zaman onların yerine koymak için yeni eşya vermedim. Eski olumsuz düşüncelerin yerine koymak için yeni olumlu düşünceler vermedim.

Olumsuz düşünceyi durdurmaya karar verdiğiniz ve eskinin yerine koyacağınız hazır, yeni olumlu kelimeleriniz olmadığı zaman geçmişin eski, rahat, olumsuz, içe dönük kelimelerine döneceksiniz. Eski eşyalarınızdan kurtulup onları garaja sakladıysanız ve yerine koyacak yeni eşyanız yoksa üç hafta içinde sizi tekrar ziyaret edecek olsaydım, bütün eski eşyalarınızı tekrar apartman dairenize taşımış olacaktınız. Muhtemelen onları yeniden düzenleyip farklı görünmelerini sağlayacaktınız. Ama aynı eski eşyalar; ilk etapta sahip olduğunuz aynı eski programlama olacaktı. 

Eskiyi yeni ile değiştirin
Öyle ise bunun yerine, zihinsel apartman dairenizi yeni eşyalarla donatın. Zihinsel apartman dairenizde şöyle bir yürüyün. Ve etrafınıza bakın. Gördüğünüz oldukça güzel bir manzaradır. Bir zamanlar parçalanmış umutlar ve kırılmış hayaller şimdi heyecan verici ışıl ışıl başlangıçlarla doludur. Yeni zihinsel eşyalar kendine güvenin sağlam ayakları üzerinde durur. Sinir bozukluğunu ve sessiz teslimiyeti, başarı umudu ve inancın şevkiyle değiştiriniz.

“Bu gün hayatınızın geri kalan ilk günüdür”. Olumlu düşünce üretmek sizin elinizde. Haydi niyet edelim, “Niyet ettim değişmeye”. Anlamlı, doyumlu, sağlıklı ve çoşkulu bir yaşam dileğiyle...

Sevgiyle kalın, hayırla kalın.

Reşat ATALAR

25 Kasım 2011 Cuma

Blog Yazarken Nelere Dikkat Etmeli? 2

Hatırlarsanız daha önceki bir yazımda blog yazarken nelere dikkat etmemiz gerektiğini yazmıştım.Şimdi ise karşılarınızda devamı...



Blogunuz tanındı, ziyaretçiler geliyor, belki para kazanmayı bile düşünüyorsunuz.Ama;
  • İmla ve yazım kurallarına dikkat etmelisiniz.Mesela ''bloq yzrqen nelere tikkat etmeliyiz'' yazarsanız sap gibi ortada kalırsınız
  • Okuyucuyla samimi olmalısınız, ama dozunu kaçırmadan.
  • Gerektiğinde espri yapmalısınız, hep resmi olmamalısınız.
  • Hep aynı tür haberler yaparsanız, veya bir konuya çok yoğunlarşırsanız okuyucular sıkılabilir.Gerektiğinde çerçevelerin dışına çıkmayı bilmeniz gerekir.
Kolay gelsin:)