26 Aralık 2011 Pazartesi

İNSAN OLMAK

İnsan olmak sadece insan görünümüne sahip olmakla olmaz.Nice kişiler bilirim ben insan olmayan.İnsan olmak, kendini geliştirmek, düşünmek anlamına gelir.İnsan olmak için her gün, her saat, her saniye düşünmek ve kendini geliştirmek, belirli bir kişiliğe sahip olmak, prensiplerinin olması gerekir.Her gün ayrı bir pembe dizi, Türk dizisi izleyerek, dedikodu yaparak, topluma faydasından çok zararı olan bir -sözde- birey olmak ile insan olunmaz.

Örnek veriyorum, kendinize ait bir odanız var.Bu odayı her gün topluyorsunuz.Niçin başka bir şekilde toplamayı düşünmüyorsunuz?Veya 8 saat uyuyorsanız niçin 6 saat uyumuyorsunuz.Atalarımız Osmanlılar, asla güneş doğduktan sonra uyumazlardı.600 yıl dünyanın en güçlüsü oldular.Niçin derslerinize çalışmıyorsunuz?Ders çalışacağınız o saatleri doldurduğunuz gereksiz şeyleri sorumluluklarınızdan sonra yapsanız hiçbir şey kaybetmez, kazanırsınız.Veya gençlerimiz neden interneti sadece sosyal paylaşım sitelerine girmek için kullanıyorlar, tüm bilgiler parmaklarının altındayken, kendilerini geliştirebilecek iken...

Daha önceki yazılarımda İlluminati adlı bir örgütün olduğundan, arkasında ise İsrail'in olduğundan bahsetmiştim.İşte, şu anda ki gençlerimiz tam onların istediği gibi, düşünemeyen bir nesil...

İsrail'de Coca Cola tüketiminin çok az olduğunu - onların kurduğu bir firmadır-, TV kullanımının alt seviyelerde olduğunu, eğitime öğretime çok önem verdiğini, bayanların da askerlik yaptığını ve askerliğin çok sert olduğunu - bir de bedelli askerlik diyorlar ülkemizde, rezillik - biliyor muydunuz?
Tabii ki dünyayı yönetirler, ne olacaktı başka?

Sevgilerimle

DÜŞÜNMEK

İnsanlar düşünmüyor, düşünemiyor veya düşünmek istemiyor...İnsanlar artık iletişime geçemiyor, geçmiyor.Şu zamanda böyleyse halimiz, 20 30 yıl sonra ne olacaktır acaba?Gelişen teknoloji ile video oyunları ve bilgisayar, televizyon gibi aletler, zihnimizi uyuşturuyor, boş şeylerle meşgul ediyor, düşünmemizi engelliyor.Eğer insanoğlu ileride rahat ve huzurlu bir hayat istiyorsa şimdiden çalışmaya ve düşünmeye başlıdır.Halimiz öyle ki insanlar artık düşünmeye vakit bulamıyor, düşünmediğini veya düşünemediğini bile anlayamıyor.
Artık uyanmalı,kendimize gelmeli ve düşünmeye başlamalıyız...  

20 Aralık 2011 Salı

OLUMLU DÜŞÜNCE


Bir ustanın söylediği gibi; "Bu gün hayatınızın geri kalan kısmının ilk günüdür." Önünüzdeki hayatın ilk gününde ne yapmayı, bundan sonra devam eden hayatınızı nasıl geçirmeyi düşünüyorsunuz? 

Bu düşünceyi milat sayıp kendi yaşamınıza dönük yeni kararlar verebilirsiniz. "İnsanların verebileceği en önemli karar kendi yaşamlarıyla ilgili kararlardır. Benim yaşamım sıradan, sürüden bir hayat mı olacak, yoksa kendine özgü hedefleri olan olağanüstü bir hayat mı olacak?" der Doğan Cüceloğlu.

Nasıl bir gelecek istediğiniz size bağlı. Bu bir seçim. Biokompütürünüze istediğiniz programı yükleyebilirsiniz. Hayata anlam katmak, onu verimli kılmak sizin elinizde. Manevi değerleri yaşamak, yaşatmak, evrensel değerlerle barışık olmak sizin elinizde. Bunun tersini düşünmek de sizin elinizde; acıyı, hüznü, olumsuzlukları, arabesk bir hayatı seçmek gibi...
 
Gelecek günlerinizin geçmiş günlerinize benzemesini ister misiniz? Umuda yolculuğunuzu yarıda kesmek ister misiniz? "ŞİMDİ BURADA"yı, yani ŞİMDİ'yi, içinde bulunduğunuz "AN"ı nasıl yaşıyorsanız kendinizi geleceğe o modda, o duygu içinde taşıyorsunuz demektir. Dönüp geriye bakıyorsanız "ŞİMDİ"yi atlıyor, "ŞİMDİ"yi yaşamıyorsunuz demektir. Eğer "şimdide" olup bitenlere kulak verirseniz dün-bügün-yarın bağlamında varsınız demektir. Dün zaten yaşandı. Bu gün sizi yarına bağlıyor. Anlamlı ve doyumlu yaşayıp onu yarınlara taşımak ister misiniz? 

Yaşamınızı hep acil, ama önemsiz işlere mi, yoksa kendinizi geliştirecek önemli işlere mi tahsis edersiniz? 

Ümitsizliğe düşmeden "BU GÜN YARINDIR" düşüncesiyle hayatınızın geri kalan kısmının ilk gününde geleceğe köprü kurmak da sizin elinizde. 

Sizi değiştirecek tek kişi sizsiniz. 
Keyifle okuyup istifade ettiğim, günü birlik ilişkilerde anlattığım Shad Helmstetter'in bir öyküsünü sizinle paylaşmak istiyorum. 

"Zihinsel apartman daireniz" 
Bir an için zihinsel bir apartman dairesini, düşüncelerinizde yaşadığınız bir yeri hayal edin. Bu zihinsel daire kendiniz ve çevrenizle ilgili düşündüğünüz her şey ile döşenmiş olsun. Bu zihinsel apartman dairesindeki eşyaların çoğu kullanılmış eşyalardır. Bu eşyalar bize ana-babalarımız, arkadaşlarımız, öğretmenlerimiz ve bilinçaltımızı programlamaya yardımcı olmuş herkesten geçmiş eski olumsuz düşünme tarzlarıdır. Sakladığımız ve zihinsel apartman dairemizde kullandığımız eşyaları bu insanlardan almışızdır. 

Eşyaların (olumsuz düşüncelerimizin) çoğunun elden düşme ve eski olduklarını hayal edin. Eski yıpranmış kanape sarkıyor, sandalyeler kırılmış, sert bir biçimde oturulduğu takdirde kırılmaya hazır. Duvarlarda sararmış sormuş resimler. Mutfak masası eğri duruyor. Tabakların uçları kırılmış ve çatlak, hiçbir fincanın kulpu yok, uzun bir süre önce kopmuş. Yatak yaylarının spiralleri aradan görülüyor, paslı ve eğrilmiş. Yerdeki kilimde yama ve delikler var. 

Şimdi diyelim ki evinize gelip bütün bu eski eşyalardan kurtulmanıza yrdımcı olmayı kabul ediyorum. Size eski olumsuz düşüncelerinizden kurtulmanıza yardımcı olacağımı söylüyorum. Bütün o ikinci el eşyalarınızı dışarı taşıyıp garaja depoluyoruz. Her parçayı, her tabağı, kilimi, masayı, yatağı, kanapeyi ve sandalyeyi kaldırıyoruz. İçimizdeki eski ve olumsuz inancı dışarı çıkarıyor güzden uzak bir yerde saklıyoruz. Böylece ben sizden ayrılıyorum. Ben ayrıldıktan sonra siz zihinsel apartman dairenizin ortasında duruyorsunuz. Bomboş ve tertemiz. Görünürde ne bir olumsuz düşünce, ne bir kanepe, ne bir resim, ne de bir sandalye var. Etrafınıza bakıp düşünüyorsunuz. "Bu mükemmel bütün eski olumsuz düşüncelerimden kurtuldum. Simdi olumlu düşünen biri olabilirim". Zihinsel apartman dairenizde yürüyor. Sonra biraz daha ayakta duruyorsunuz. O akşam biraz daha geç bir vakitte kendiniz ve boş bir apartman dairesi dışında hiç bir şey olmayan bir yerde bir iki saat vakit geçirdikten sonra ne yapabileceğinizi tahmin ediyorsunuz? 

Dışarıya eski eşyaları depoladığınız garaja gidip bir tane sandalye alacak, bir masa, ve belki bir iki tabak getireceksiniz.
Bizler en çok, en fazla birlikte yaşadığımız düşüncelerle rahat ederiz. Bu düşüncelerin bizim için en iyi düşünceler olup olmaması önem taşımaz. Bizim bildiğimiz onlardır. Kendimizi yanında en güvenli hissettiğimiz şeylerdir onlar. Kısa sürede eski sadık TV'nizi bile getirmiş olabilirsiniz. Birer birer eski zamanın yıprattığı olumsuz düşüncelerinizi zihinsel apartman dairenize getirmeye başlayacaksınız. Neden? Size eski eşyaları taşımanıza yardımcı olduğum zaman onların yerine koymak için yeni eşya vermedim. Eski olumsuz düşüncelerin yerine koymak için yeni olumlu düşünceler vermedim.

Olumsuz düşünceyi durdurmaya karar verdiğiniz ve eskinin yerine koyacağınız hazır, yeni olumlu kelimeleriniz olmadığı zaman geçmişin eski, rahat, olumsuz, içe dönük kelimelerine döneceksiniz. Eski eşyalarınızdan kurtulup onları garaja sakladıysanız ve yerine koyacak yeni eşyanız yoksa üç hafta içinde sizi tekrar ziyaret edecek olsaydım, bütün eski eşyalarınızı tekrar apartman dairenize taşımış olacaktınız. Muhtemelen onları yeniden düzenleyip farklı görünmelerini sağlayacaktınız. Ama aynı eski eşyalar; ilk etapta sahip olduğunuz aynı eski programlama olacaktı. 

Eskiyi yeni ile değiştirin
Öyle ise bunun yerine, zihinsel apartman dairenizi yeni eşyalarla donatın. Zihinsel apartman dairenizde şöyle bir yürüyün. Ve etrafınıza bakın. Gördüğünüz oldukça güzel bir manzaradır. Bir zamanlar parçalanmış umutlar ve kırılmış hayaller şimdi heyecan verici ışıl ışıl başlangıçlarla doludur. Yeni zihinsel eşyalar kendine güvenin sağlam ayakları üzerinde durur. Sinir bozukluğunu ve sessiz teslimiyeti, başarı umudu ve inancın şevkiyle değiştiriniz.

“Bu gün hayatınızın geri kalan ilk günüdür”. Olumlu düşünce üretmek sizin elinizde. Haydi niyet edelim, “Niyet ettim değişmeye”. Anlamlı, doyumlu, sağlıklı ve çoşkulu bir yaşam dileğiyle...

Sevgiyle kalın, hayırla kalın.

Reşat ATALAR

25 Kasım 2011 Cuma

Blog Yazarken Nelere Dikkat Etmeli? 2

Hatırlarsanız daha önceki bir yazımda blog yazarken nelere dikkat etmemiz gerektiğini yazmıştım.Şimdi ise karşılarınızda devamı...



Blogunuz tanındı, ziyaretçiler geliyor, belki para kazanmayı bile düşünüyorsunuz.Ama;
  • İmla ve yazım kurallarına dikkat etmelisiniz.Mesela ''bloq yzrqen nelere tikkat etmeliyiz'' yazarsanız sap gibi ortada kalırsınız
  • Okuyucuyla samimi olmalısınız, ama dozunu kaçırmadan.
  • Gerektiğinde espri yapmalısınız, hep resmi olmamalısınız.
  • Hep aynı tür haberler yaparsanız, veya bir konuya çok yoğunlarşırsanız okuyucular sıkılabilir.Gerektiğinde çerçevelerin dışına çıkmayı bilmeniz gerekir.
Kolay gelsin:)

Teknoloji Gözünüze Girecek

Akıllı telefonların piyasaya çıkışıyla başlayan mobil internet çılgınlığı sizce daha ne kadar ileri gidebilir? Bilim adamları bu konudaki en radikal adımı gerçekleştirdi. Her daim ellerinden mobil cihazlarını bırakmadan yaşayan kullanıcıların teknoloji gözlerine girecek. Tasarlanan bir kontak lens, kablosuz ağ bağlantı sayesinde internet’i girmenizi sağlayacak.



Finlandiya’daki Aalto Üniversitesi geliştirdikleri bu yeni nesil teknolojinin kobaylar üzerinde başarılı sonuçlar verdiğini açıkladı. Oyunlar için de uygulanabilecek bu yeni teknolojiyi elinizde tuttuğunuz bir kontrol cihazıyla yönlendirebiliyorsunuz. İsviçreli Sensimed şirketinin haklarını satın aldığı dijital kontak lenslerin piyasaya sürülmeden önce bir iki sorunu çözmesi lazım. Güç kaynağı sıkıntısı çeken lensin yapılacağı maddenin de çok pahalı olması seri üretim için engel teşkil ediyor. Firma, teknolojiyi gözünüze sokmak için ciddi oran da bir Ar-Ge bütçesini projeye ayırdı

Kaynak: http://www.techno-labs.com

Bilinçaltı

Belki de insanlığın en büyük sırlarından birisidir biliçaltı.Şimdiye dek sırrı en az çözülmüş olan organımız beynimizin bizlere oynadığı bir oyundur belki de biliçaltı.Artık her neyse, içinde kaldığımız derin ikilemlerin, çok düşündüğümüz şeylerin, nefret ettiğimiz, hatta seveceğimiz, aşık olacağımız kişinin özelliklerine kadar her şeyin depolandığı bir yerdir bilinçaltı.Hani filmlerde görürüz ya, baş karekterin çok sevdiği birisi ölür, ya da başka bir şey olur, yapmaması gereken şeyleri yapar, düşünmeden hareket eder falan.İşte o anlarda bilinçaltı kontrolü ele almıştır.Yukarıdan da anlayabileceğiniz gibi bilinçaltı bazen beynimizi tam zıttı kesilebiliyor.Ancak ne yazık ki, bu harikulade depo, İlluminati gibi örgütlerin sayesinde silaha dönebiliyor.İşte, sizlere internetten bulduğum bir makaleyi sunayım:



Kurtarıcı (Rescuer) adlı çizgi filmde bir anda parlayıp sönen çıplak kadın resimleri ekrana yansıtılmıştır.

Alaaddin çizgi filminde ise “evet gençler soyunun” (good teenagers take of clothes) sesi hipnotik bir tonda gizli olarak tekrarlanmaktadır.

Aslan Kral (The Lion King) adlı meşhur çizgi filmde yıldızlarla gökyüzüne “sex” kelimesi yazılmıştır.

Jessica Rabbit (Who Framed Roger Rabbit) çizgi filminde filmin kahramanı Jessicanın kaçış sahnesinde eteği açılıyor ve kahramanın iç çamaşırsız olduğu görülüyor.

Küçük Denizkızı (The Little Mermaid) çizgi filminin kapağında erkek cinsel organı gizli bir şekilde resmediliyor.

Reklamlardaki ve filmlerdeki başlıca bilinçaltı uygulamaları ise şöyle:

Camel’in logosunda kullandığı deve resminin sağ ayağında çıplak bir adam resmi bulunuyor. Yine Camel’in Smooth Karakter adlı tiplemesinde cinsellik tema olarak bilinçaltına kazınıyor.

Cola çeşitli yıllarda hazırladığı reklamlarda cinsellik öğesini kullanıyor. Bunlardan dikkat çekici olanı Feel the Curves (kıvrımları hisset) reklamında Colanın yanında yer alan buz tanelerinin arasında bir çocuğun erkek cinsel organına doğru ağzını uzatmasıdır. Yakın zamanda yapılan bir reklamda ise kutu Colanın üzerinde buzlarla çıplak bir kadın figürü oluşturulmuştur.

Pepsi ise kutu kola tasarımında “sex” yazısını gizlice çizgilerin arasına gömmüş ve bu şekilde satışlarını arttırmıştır.

Dövüş Kulübü (The Fight Club) filminde 25. kare tekniği ile elinde sigara olan Brat Pitt resmi filmin çeşitli yerlerine yerleştirilmiştir. Daha dehşet verici olanı ise filmin kapanış sahnesinde erkek cinsel organının gösterilmesidir.

Yukarıda bahsedilen örnekler tespit edilenlerdir. Kimbilir tespit edemediğimiz ve bilinçaltımıza cinsellik tohumlarını eken kaç film ve reklam vardır. Kendimizi ve çocuklarımızı dışarıdan ihraç edilen filmlerden ve dizilerden uzak tutmanın, sineme keyfine bir süreliğine ara verip evimizdeki TV’leri kapatmanın vakti geldi de geçiyor.

Mehmet Teber

Makalenin Kaynağı: http://www.zehirliok.net

Chemtrail Nedir?


Chemtrail, yani kimyasal püskürtme, dünyanın her yerinde, sivil ve askeri uçaklar tarafından uygulanan kimyasal püskürtmedir.

Ne zamandan beri Chemtrails uygulanıyor?


70'li yıllara dayanan eski fotoğraflarda, ilk defa chemtrails görülmüş, 80'li yıllarda faaliyetler (ABD başta olmak üzere) artış göstermiştir. 1998 başlangıcında "küresel proje" başlatılmış ve bugün dünyanın hemen her gün ve her yerinde sistematik püskürtme uygulanmaktadır.

Genel belirtiler


Rüzgar gücü ve çekme yönüne göre Chemtrails şeritleri havada saatlerce kalabiliyor ve gitgide yayılıyorlar. Yaklaşık 2 - 5 saat içersinde beyaz gri bir tabaka oluşup, gökyüzüne dağılıyor ve loş bir görünüm oluşuyor. Chemtrail bulutlarına, artık gitgide "normal" gözüyle bakılmakta, zira büyük şehirler üzerinde sürekli varlıklarını sürdürüyorlar.

Neden Chemtrails?


Alüminyum parçacıklarının bir izolasyon tabakası oluşturarak güneş ışınlarını yansıtıp küresel ısınma ile mücadelede yardımcı unsur olarak görülmektedir. Chemtrail'sin varlık nedenlerinden biride baryum oksidasyonunun, havada sera etkisi yapan karbondioksidi bağlayıp, etkisiz hale getirmek istenmesidir. Avrupa ülkelerinde işitilen diğer bir Chemtrail varlık sebebi ise, insanların bu gibi aksiyonlarla, olası bir kimyasal savaşa karşı aşı edilmesidir, yani insanların korunması için verilen bir mücadele olduğu idda edilmektedir.

Ancak bu gibi enformasyonlar doğru olsaydı, yıllardır uygulanan hava manipulasyonu niye insanlardan gizli tutulmak istenirdi ki? Aksine aluminyum parçacıkları atmosferdeki ısıyı tutma ve küresel ısınmayı tetikleme etkisi yapabilir. Eğer bir izolasyon (yalıtım) tabakası oluşturulmak isteniyor ise, metal parçacıkları 12 km yükseklikteki troposfer yerine, 50 km yükseklikteki stratosfere püskürtülürdü. Çünkü stratosfer tabakasında metal parçacıkları daha uzun zaman kalabilir ve güneş ışınları daha doğal refleksiyona tabi tutulabilirdi.



Metal parçacıkların troposfere püskürtülmesinin arkasında yatan başka düşünceler olduğu şekil kazanmıştır. Örneğin hava durumunu ve belli bölgeleri daha iyi kontrol edebilmek metal parçacıklarından yararlanarak HAARP teknolojisini kullanmak gibi.


Yazar Notu: Yazıda chemtrail teknolojisi ''kısaca'' tanıtılmış, ne işe yaradığı anlatılmıştır.Aslında resmi olarak insanlığa yardım amaçlı(!) yapılan bir şeydir.Ancak bu konuda çoğu kişi ''no chemtrail no H.A.A.R.P.'' sözüne katılıyor.Kim bilir, belki de amaçları oyun kartlarında yazdığı gibi bizleri paranoyak etmektir...










24 Kasım 2011 Perşembe

Blog Yazarken Nelere Dikkat Etmeli?

Bazılarımız blog yazıyor ve bazılarımız sadece bunları takip etmekle kalıyor.Benim önerim hemen bir blog sahibi olmanızdır.Belki niyetiniz ciddi, belki değil sonuçta çok zevk veren bir uğraştır bu.Ama insanoğlunun ortaya koyduğu her şeyde olduğu gibi bunun da belli başlı kuralları demeyelim de püf noktaları vardır diyelim.Evet, püf noktalar.Şimdiye kadar edindiğim tecrübe ile sizlere birkaç şey sunmak istiyorum izninizle:

  • Konunuzu belirmeniz lazımdır.Bu çok önemlidir çünkü hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım edemez.Örnek veriyorum yemek konusu olsun.Yazılarınız yemekle ilgili olmalıdır.Ayrıca seçtiğiniz konunun ilgi alanınıza giriyor olması işinizi kolaylaştırır.
  • Özgün olmalısınız.Kopyala yapıştır yapıp, kaynakçayı verirseniz okuyucu için sizin yazınıza bakmanın hiçbir anlamı kalmaz, değil mi?Mesela ben kendi blogumda bundan sonra ''yazarın notu'' adlı bir uygulama başlatmak istiyorum.Alıntı yaptığımda, altına birkaç cümlede olsa konu hakkındaki görüşlerimi belirtmek faydalı olabilir.
  • Anahtar kelimeleri (etiketler) iyi seçmelisiniz.Çünkü okuyucu internette arama yaptığında konunuzu bulabilmesi  çok önemlidir.
  • Blogunuzu tanıtmalısınız.Sosyal medyada, yani Facebook, Twitter, Formspring vb. sitelerde blogunuzu paylaşın ki ziyaretçi sayınız artsın.
  • Yukarıdaki işlemlerden sonra, gelen ziyaretçilere bağlı olarak kime hitap ettiğinizi bilin.Mesela oyunlar ile ilgili ve genlede çokcuklar geliyor ise onların anlayabileceği bir dilde yazmalısınız.
  • Mutlaka ama mutlaka düzenli olarak yazın.Blogunuzu boş bırakmayın.Çünkü ziyaretçiler, uzun süre bir şey yazılmaz ise dönmemek üzere gidebilirler.

Farkındaysanız yukarıdaki işlemler aynı zamanda birbirlerine bağlı olan şeyler.Bunları sırasıyla uygulamanız gerekir.

Kolay gelsin :)

Mozart Zekayı Arttırıyor



14 Ekim 1993 'de , A.B.D.'de "USA Today"de çıkan "Mozart 'ın Müzikleri Zekayı Geliştiriyor" başlıklı haber tüm Dünyada sansasyon yaratmıştır. Bu habere göre, California Üniversitesi'nin Irvine'deki Öğrenme ve Hafıza Nörobiyoloji Merkezi bilim adamlarının yaptıkları bir araştırma, bazı müziklerle IQ arasında bir ilişki olduğunu açıkça ortaya koymuştur.

Bu araştırmada otuzaltı üniversite öğrencisi, önce I.Q. testinin sağ beyin yeteneklerini ölçen sorularıyla test edilmiştir. Testten sonra öğrencilere Mozart'ın "Re Majör, K 448 iki Piyanoluk Sonat"ı 10 dakika boyunca dinlettirilmiştir. Daha sonra öğrenciler hemen tekrar test edildiklerinde, I.Q. skorlarının önceki değerlere göre 8 veya 9 puan daha yükselmiş olduğu gözlenmiştir.

H.A.A.R.P. Nedir?

Radyo elektronik vericisi, yani kısa adıyla H.A.A.R.P. araştırma istasyonu, 1997 yılında devreye girdi.Sırp bilim adamı Nikola Tesla'nın teorilerinin hayata geçiridiği istasyon 3.5 megawatt gücünde ve 10MgHz boyunda dalgaları iyonsfere gönderiyor.

Belirli bir alan üzerinde güneşten bin misli daha kuvvetli enerji gönderebilme özelliği taşıyor.Uzmanlara göre, bu yapay ışınların yeryüzünden 600 km yüksekliğe yansıtılarak Dünya'nın herhangi bir bölgesine yönlendirilmesi durumunda o bölgede mikrodalga fırın etkisi yaratabiliyor.Alaska'da bulunan istasyon tam güçle çalıştırıldığında 14 hektar alanı kaplayan 22 metrelik 180 dev anten üzerinde göklere yüklesen enerji plazma kümesi olşturuyor.

H.A.A.R.P. çalıştırıldığı günden bu yana iklim anormallikleri görülmeye başlandı.Afrika'da kar yağışlarının gözlenmesi bunlardan birisidir mesela.Bu tuhaf olgular genelde küresel ısınmaya fatura ediliyor.Ama çoğu kişiye göre bunların asıl sebebi Pentagon'un H.A.A.R.P. sistemidir.Uzmanlara göre H.A.A.R.P.;

  1. İklimleri değiştirebilir.(Küresel ısınma)
  2. Kutupları eritebilir veya yerinden oynatabilir.(Kutupların erimesi)
  3. Ozon tabakası ile oynayabilir.(Ozon tabakasının delinmesi
  4. Deprem yaratabilir.(Japonya ve Van depremleri, kanıtları videolarda)
  5. Okyanus dalgalarını kontrol edebilir.(Japonya'da tsunami)
  6. Dünyanın enerji kuşakları ile oynayarak insan biyolojisini ve beynini etkileyebilir.
  7. Radyasyon yaymadan termonükleer patlama oluşturabilir.






iPad 3 İçin Yeni Dedikodu!






iPhone 4S'ten sonra gözler Apple'ın tableti iPad'e kaymıştı. iPad 3'le ilgili internet üstünde yeni iddialar dönüyor. Söylentilerin merkezi ise Tayvanlı Digitimes sitesi. LG, Sharp ve Samsung yeni nesil iPad için 1 milyon adet panel üretip, Apple'a teslim etmiş. Ayrıca habere göre ekimdeki 1 milyonluk teslimden sonra, kasım ayı sonuna kadar 2 milyonluk teslimatın olacağı söyleniyor. Dokunmatik modül üreticileri TPK Holding ve Wintek'in de aralık sonuna kadar 1 milyon adet ürünü Apple'a vereceği bilgisi de geçiyor. AU Optronics ve LG'ye, Apple tarafından verilen ilginç bir sipariş ayrıntısı da var. Buna göre firma 7,85 inçlik farklı bir paneli sipariş etmiş ve ilk örnekleri de teslim almış.

Kaynakça:http://www.merlininkazani.com

Steve Jobs'ın E-Postaları Kitap Oldu!!!





Apple’ın merhum CEO’su gündeme konu olmaya devam ediyor. Steve Jobs’ın müşterilere attığı e-postalar bir kitaba konu oldu.


Geçtiğimiz ay hayata gözlerini yuman Steve Jobs hâlâ teknoloji sektörünün gündeminde. Jobs’ın satış rekorları kıran biyografisinden sonra Apple’ın müşterileriyle olan e-postaları da kitap oldu. Apple’ın efsanevi CEO’su, kendilerine ulaşan tüketicileri azarlamasıyla ünlüydü. CNN teknoloji editörü Mark Milian, Jobs’ın cevap verdiği e-postaları e-kitap haline getirdi. Milian merhum CEO’unun e-postalarını incelediği zaman ilginç detaylarla karşılaştığını belirtti.Letters to Steve (Steve’e Mektuplar) adlı kitaba göre, Jobs her daim düzgün imlayı savunan biri olmasına rağmen cevapladığı birçok e-postada yazım yanlışı yapıyordu.



Tüketicilere Nasıl Cevaplar Veriyordu?

İmza olarak ‘her şeyin en iyisi’ lafını kullanan Jobs, kendine karşı çıkan kullanıcılara bile cevap vermekten çekinmemiş. Flash’a karşı verdiği savaşı eleştiren kullanıcılara bile Steve Jobs, uzun e-postalarla niye bu fikri savunduğunu anlatmış. Yazılım merakı olan kullanıcılar ise Steve Jos’tan e-posta yolluyla uzunca dersler almış.Kitaptaki e-postalara göre Jobs, Apple kullanıcılarına teknik servis desteği vermekten bile çekinmemiş. Apple’ın teknik servisinden yeteri kadar verim alamayan kullanıcılara Steve Jobs bizzat, sorunu nasıl çözeceklerini anlatmış. Amazon’un Kindle cihazı için 3 dolar fiyatla satışa çıkan e-kitap Steve Jobs’ı daha yakından tanımak isteyen hayranları için faydalı bir kaynak.

Kaynak:http://www.techno-labs.com/1/29185/1/steve-jobs’un-e-postalari-kitap-oldu.html

23 Kasım 2011 Çarşamba

İLLUMİNATİ OYUN KARTLARI






Önceki yazımda İllumniati'nin oyun kartlarından bahsedeceğimi söylemiştim.Fazla söze gerek yok.Buyurun izleyin...






İLLUMİNATİ SİMGELERİ VE ÜYELERİ



İlluminati'nin nasıl bir örgüt olduğunu ve amaçlarını önceki yazılarımızda söylemiştik zaten.Bu yazıda ise sizlere örgütün işaretlerini açıklayacağım.İlerleyen yazılarda ise örgütün oyun kartları,projeleri ve üyeleri yer alacak... 

 Yandaki resimde dikkatinizi çeken bir şey var mı? 
Evet bu 1 dolar.Üzerinde ise İlluminati'nin simgelerinden biri olan piramit içinde tek göz var...

 Evet yandaki işaret de onların simgelerinden bir tanesi.Dizilerde, video oyunlarında karşınıza çıkarsa hiç şaşırmayın.

 Bu işaret ise Mısır mitolojisinde güneş tanrısı olan Ra'nın gözü.Çok sık kullandıkları işaretlerden birisidir...


Evet, doğru gördünüz.Son yıllarda ülkemizde de yayın yapan, çocukların hayranlıkla takip ettiği bir çizgi film kanalı Cartoon Network onların silahlarından birisi.Ancak burada bizi ilgilendiren şey siyah beyaz satranç tahtası gibi olan dizilimdir.Herhangi bir yerde görürseniz bilin ki onların işaretlerinden birisidir. 






4 Ekim 2011 Salı

Google Plus mı? Facebook mu?

4 Ekim 2011
Google Plus mı Facebook mu

Google Plus mı Facebook mu? İşte bugüne kadar yapılan en çarpıcı karşılaştırma... Karar sizin...

Google'ın Facebook'a rakip olarak çıkardığı sosyal paylaşım portalı Google Plus'ın geçtiğimiz günlerde halka açılması yani davetiye sisteminin sona ermesiyle birlikte, yeni portala olan ilgili de bir hayli arttı.

Her ne kadar Facebook'a rakip olarak gösterilse de, Google Plus, özellikleriyle aslında Facebook'tan oldukça farklı bir portal. Peki gerçekten ilerleyen yıllarda Google Plus, 800 milyon kullanıcıya sahip Facebook'un yerini alabilecek mi? Google, "Facebook'a rakip değiliz" dese de, biz editörler ve son kullanıcı ister istemez bu karşılaştırmayı yapmak durumunda kalıyor.

Google Plus, Facebook'un yerini tutamaz
Bu iddiayı doğrulayan noktaları dilerseniz sizle madde madde paylaşalım:

1. F8 ve Facebook'un yeni tasarımı: Bir zaman tüneliyle kendini baştan aşağı değiştirecek Facebook, yeni bir sosyal ağ sisteminin de kapılarını ardına kadar açmış olacak. Bugüne kadarki tecrübeleriyle yeni tasarımı yoğuran Facebook'un yeni sistemine karşılık Google, arama sistemi üzerine kurulu bir yapı. "Arama VS Sosyal" kavramları iki farklı noktayı gösterirken, sosyal ağ yarışında Facebook'un üstünlüğü daha bariz bir şekilde anlaşılabiliyor.

2. Facebook arama motoru desteğini alır: Facebook, arama motoru olarak bir numara olmasa da, Microsoft'un Bing hizmetini yanına alan bir Facebook'un bu açığını da kapatacağı öngörülebilir.

3. Facebook bağımlılığı: Aradan geçen yıllar, Facebook'a olan bağlılığı da artırdı. Bugün için 800 milyona yakın kullanıcıya ev sahipliği yapan sitenin önemli bir kitlesini 18 yaş altı gençler oluşturuyor. Google Plus'ın her ne kadar 25 milyon abonesi olsa da, Facebook sadece sayıyla bir aboneye sahip olmamakla birlikte aktif bir kullanıcıya da sahip.

4. 16 günde 25 milyon aboneye ulaşan Google Plus: Google, internetin bir numaralı ismi olma özelliğini kullanarak yeni servisini milyonlara olabildiğince hızlı ulaştırmaya ve onları ikna etmeye çalıştı. Bunun sonucu olarak 16 günlük süreçte 25 milyon kullanıcı, Google Plus'a "evet" dedi. Google Plus'ın aksine oldukça yavaş büyüyen Facebook ise var olan bir güçten faydalanmayarak kullanıcıları kendine çekmeyi başarmıştı.

5. Facebook sevgisi: İnsanlar pek dillendirmese de Facebook'un bir üniversitede insanları birbirine bağlayan bir portal olarak hayata merhaba demesini hep etkileyici bulmuştur. Bir başarı hikayesi olarak da nitelendirilebilecek Facebook, yeni bir milyarderi, Mark Zuckerberg'i ortaya çıkarmıştı. Oysa Google'ın Plus servisi için aynı başarı hikayesinden elbette söz edemiyoruz.

Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/18896900.asp

Iphone 4S İncelemesi

Genel Özellikler:
  • Bir önceki iPhone'a göre  7 kat daha iyi grafik performansı sunan Apple A5 yongası (iPad 2'de bulunan yonga)
  • Desteklenen maksimum bağlantı hızı 14.4 Mbps (yükleme -upload- hızı 5.8 Mbps)
  • GSM ve CDMA modelleri ayrı ayrı sunulmayacak. Her iPhone 4s hem GSM hem de CDMA şebekelerini kullanabilecek.
  • Geliştirilen anten tasarımı ve radyo sistemi ile birlikte daha iyi görüşme kalitesi.
  • Apple TV ile AirPlay üzerinden kablosuz görüntü aktarım desteği.
  • Dijital AV Adaptör desteği (iPhone 4S'in ekranının HDMI üzerinden harici ekranlara aktarılabilmesi)
Kamera Özellikleri:
  • 8MP (3264×2448) çözünürlük
  • Full HD (yani 1080p) video kaydı yapabilme
  • F2.4 CMOS arkadan aydınlatmalı sensör sayesinde iPhone 4'ün kamerasına göre %73 daha fazla ışık geçirgenliği
  • iPhone 4'e kıyasla %33 oranında artan hız
Batarya Verileri:
  • 3G konuşma: 8 saat
  • 2G konuşma: 14 saat
  • 3G internette gezinme: 6 saat
  • Wi-Fi ile internette gezinme: 9 saat
  • Video izleme: 10 saat
  • Müzik dinleme: 40 saat

Satış ve Fiyatlandırma:
Siyah ve beyaz renk seçenekleri ile gelecek olan iPhone 4S, 7 Ekim'de önsiparişe açılacak ve 14 Ekim itibarı ile de satışa sunulacak.2 senelik kontrat karşılığında iPhone 4 99$'a iPhone 3GS ise bedava olarak satılacak. Gerçi bu saatten sonra iPhone 3GS alan olur mu bilinmez. :)

Çıkış Detayları:
  • 14 Ekim: ABD, Kanada, Avustralya, İngiltere, Fransa, Almanya ve Japonya
  • 28 Ekim: 22 yeni ülke (Türkiye yok)
  • Yıl sonuna kadar: 70 yeni ülke daha (Ve evet; biz yine son partiye kaldık.)

Apple İphone 4S

Apple şirketi bugün saat 20.00'da yaptığı bir basın toplantısı ile  iPhone 5 yerine iPhone 4S çıkaracaklarını söylediler.Iphone 5, 4S'den bir süre sonra piyasaya çıkacak.Amerikada iPhone 4S’in 16 GB’lık modelini 199$’a, 32 GB’lık modelini 299$’a, 64 GB’lık modelini ise 399$’a satın alabileceksiniz.Ayrıca yapılan açıklamada Apple şirketinin yüzde 3,7 zarara uğradığını açıklamıştır...

29 Eylül 2011 Perşembe

İLLUMİNATİ ÖRGÜTÜ


Dünya Komplosu: İlluminati Dünyayı 10 kişi yönetiyor ve bu 10 kişinin 300 kadar alt kadrosu verilen emirleri uyguluyorlar. İlluminati adı verilen bu tarikatin/örgütün hedef başkenti Kudüs olan tek bir dünya devleti kurmak. Bugüne kadar çeşitli komplo teorileri içeren bir çok kitap yayınlandı. İlluminati, bu alanda yayınlanan hiçbir esere benzemiyor. Kitaptaki iddialar o kadar ilginç ki, neye inanıp, neye inanamayacağınızı şaşırıyorsunuz. İlluminati, 1575'te ispanya'da bulunan ve özellikle ruhani kudret sahibi olduklarını iddia eden bir dini parti veya bu partinin üyelerine verilen isim. Yazar Texe Marrs, Süper zenginlerin yönettiği bir Dünya Komplosu'ndan bahsettiği kitabında, dünyaya hakim olan bu güce bu adı uygun görmüş. Kitabın satırları arasına gömüldükçe ve sayfalar arasında ilerledikçe inanması güç iddialarla karşılaşıyorsunuz. Dünyayi 10 kişi yönetiyor Yazara göre, dünyayı kendilerine 'bilge adamlar' adını veren, 10 kişi yönetiyor. İlluminati'nin güç şebekesi, dünyanın en güçlü kişilerinden, yatırımcılarından, şirket başkanlarından ve siyasilerden oluşuyor. 'İç çember' denilen en tepedeki 10 kişiye bağlı 300 kişi ise onların alt kadrosunda yer alıyor ve talimatlarını yerine getiriyorlar. 10 kişilik 'bilge adamlar' grubunda Fransa'dan üç, ABD'den iki, Kanada, Avusturya, İngiltere, İspanya ve Güney Afrika'dan birer üye bulunuyor. Yazar, burada Fransa'nın üç üyelikle ilk sırada yer almasının yanıltığı olduğunu, Kanada'nın bir üyesinin de ABD'nin üçüncü adamını tamamladığını belirtiyor. Hedef tek dünya devleti kurmak 'İç çember' üyelerinin ortak özelliği Dış İlişkiler Konseyi, Bilderberg, Trilateral Komisyon, Mahson Tarikatı, Kafatası ve Kemir Tarikatı, Aspen Enstitüsü, Malta Şövalyeleri, Opus Dei, Roma Kulübü, Bohemian Grove, Dünya Ekonomik Forumu, Dünya Federalleri üyesi olmaları. İlluminati Komplosu'nun hedefi, başkenti Kudüs olan bir dünya devleti kurmak. Kitabın, sonunda illuminati piramidinin üstünde bulunan 'bilge adamlar'a hizmet eden isimlerden bir kısmı, ünvanlarıyla birlikle verilmiş. Türkiye'den kimse var mı diye baktık ancak, ne hikmetse kimseyi bulamadık! İlginç değil mi? İlluminati nasıl çalışıyor? Yılda bir kez biraraya gelen İlluminati üyeleri, hedefledikleri dünya devletini kurmak için planlar yapıyorlar. Bu planların içinde çeşitli ülkelerde ekonomik krizler çıkararak, ülkeleri sömürmek, savaşlar çıkarmak, 'Daha Fazla Savaş' ilkeleri gereği savaşların sürekliliğini sağlamak, çeşitli hastalıklar icat etmek, (kitapta, AIDS ve HIV'in ABD'deki askeri araştırma laboratuvarlarından dünyaya yayıldığı iddia ediliyor.) nüfus azaltıcı çalışmalar yapmak, etnik temizliği desteklemek ve 11 Eylül örneğinde olduğu gibi terör yaratarak, 'anti-terör yasaları' çıkarmak. Yazarın iddiasına göre, 11 Eylül saldırısı için FBI bazı Arapları kullandı ve bombaları temin etti. İlluminatı'nın ilkelerinden en önemlisi 'Kaostan kaynaklanan düzen'. İlluminati, kendi düzenini çıkarmak için sürekli kaos yaratmak zorunda. Kaynak:http://ibretlik.blogcu.com/dunya-komplosu-illuminati/1433300